Yaşlı görünen bir yüzün tek nedeni cilt değildir. Cilt, yüz kasları, yüzeyde ve derinde yerleşen yağ yastıkçıkları, bu dokuları derli toplu tutan asıcı bağlar ve en altta da bütün bunların üzerine oturduğu iskelet yani kemiklerimiz birlikte yaşlanırlar. Hepsi birlikte yüz görünümünü oluşturur ve bir katmandaki değişiklik diğerlerini etkiler.
İlginç olarak yüzdeki dokuların ve bölmelerin hepsi eş zamanlı yaşlanmıyor. Yüzdeki yaşlanmanın topografik görünümü: Devam eden hacim kaybı ve doku azalması, yer çekimi kuvveti, elastikiyet kaybı ve tekrarlayan kas hareketlerinin yıpratıcı etkileri ile oluşur.
Bu nedenle yaşlanma karşıtı kozmetik uygulamalar yapılırken yüzün topografik anatomisi gözetilmeli ve 3 boyutlu planlama yapılmalıdır.(Aslında yaşla birlikte mimik kasları küçülür, hareketleri de yavaşlar ve bu 4. Boyut olarak ele alınabilir ama bize başvuran çoğu kişi için -35-55 yaş arası- bu boyutu hesaba katmak gerekmez).
KEMİKLER
Kemik sözcüğü durağan bir yapıyı çağrıştırsa da, kemiklerimiz yaşayan, sürekli yapım ve yıkım döngüsünün olduğu dokular. Yaşlandıkça bu döngü yıkım yönüne daha çok meyleder, kemiklerimiz küçülür ve zayıflar, gerginliği azalır. Yüz kemikleri de bundan nasibini alır.
Bunların sonucunda yanak hattı bozulur, yanakta çukurlaşma ve alt dudakta uzama, aşağıya doğru sarkma meydana gelir. Alın belirginleşir. Göz kenarı kemiklerinin kaybıyla üst dudağa uzanan kaldırıcı kasların desteği azalır, üst dudak kırışıklığı artar, yanak yağ yastıkçıkları aşağı kayar ve burun kenarından dudak köşesine uzanan oluğu derinleştirir. Çene kemiğinde kayıpla çenenin çıkıntısı zayıflar, çene köşesindeki açı bozulur, çene kenarlarındaki sarkma (jowling) artar. Kemik kaybı nedeniyle kaşların dış kısımları düşük görünür. Şakaklar çöker. Daha ileri yaşlarda ağız boşluğunda kemik kaybı ve diş kaybı ile sıska görünüm oluşur.
Kemik kaybı ile biyometrik hacim kaybı olur ve üzerindeki yumuşak doku ve ciltte değişikliklere yol açar. Yüz iskeletinin üzerinde bulunan yapılar da kemikteki bu değişikliklerden etkilenir. Özellikle ağız çevresi ve orta yüzde sarkma daha belirgin oluyor. Bunu masa ve masa örtüsü örneği ile açıklayanlar var; alttaki masanın şeklini değiştirirsek, masa örtüsü de kırışık olur, düzgün görünmez.
Yüz iskeleti ve onun ilişkili olduğu yumuşak dokuya yapılan enjeksiyonlarda yaşlanmaya 3 boyutlu yaklaşımın önemi aşikar.
YAĞ YASTIKÇIKLARI
Yüzümüzde dolgunluk veren, bölümler halinde çok sayıda yağ yastıkçıklarının olduğunu fark etmek nispeten yeni bir keşiftir. Bunların yaşlanmayla geçirdikleri değişiklikler yüz yaşlanmasındaki öneminin anlaşılması, yüz gençleştirmesi uygulamalarında büyük bir yaklaşım farkı yarattı ve nimetlerinden faydalanıyoruz (Özellikle dolgu enjeksiyonlarında).
Yüzümüzde yüzeysel ve derin olmak üzere 2 ayrı seviyede yağ yastıkçıkları var. Gençken neredeyse tek bir parça gibi devamlılık gösteren bu yastıkçıklar yaşla birlikte ayrı ayrı seçilmeye başlarlar, kimileri küçülür, kimileri büyür, kimileri yer değiştirir, aşağı sarkar. Sonuçta yüz konturunda düzensizlikler olur; oluklanmalar, çukurlaşmalar (örneğin yanaklarda yağ kaybı ile), bazı bölgelerde de yağ yastıkçıklarının yer değiştirerek yığılmasıyla sarkmalar ve genişlemeler (örneğin çene hattının kenarındaki sarkmalar) olur.
Genç görünüm yağ yastıkçıklarının doğru miktarda ve yüzün doğru yerlerinde bulunmasına bağlı. Herkeste yağ yastıkçıklarının zaman içindeki davranışı aynı olmuyor, bir kaç farklı yaşlanma şekli var yağ yastıkçıklarıyla ilgili ve buna paralel olarak dolgu enjeksiyonlarının miktarını ve yerini -kime neyin yakışacağını- bireye göre planlıyoruz.
YÜZDEKİ ASICI BAĞLAR
Yüzdeki yağ yastıkçıkları, kaslar gibi dokuların arasından geçen, onları bir çatıyı tutan iskelet gibi asan, beş tabakayı da kat edebilen asıcı bağlar(ligamentler) vardır.
YÜZ KASLARI
Yüz kasları ve yarattıkları ifadeler zamanla değişir. Hangi kas sürekli kasılıyorsa, üstünde çizgisini oluşturur; yatay alın çizgileri, dikey kaş arası çizgileri gibi… Kaşları indiren kasların fazlaca çalışması kaşları aşağı doğru çeker.
Yüzde kaldıran ve indiren kasların dengesi yüz görünümünde denge sağlar fakat yaşlandıkça indiren kaslar baskın olur. Yüzümüzde göz etrafını ve ağız çevresini halka gibi saran iki tane büzücü kas vardır, bunlar çok kasılırlar, en çok kırışıklık buralarda olur.
Kas kasılması ile oluşan dinamik kırışıklıklar zamanla kasılma olmadan da görülebilen durağan kırışıklıklara dönüşür.
Yüz kaslarında zamanla olan değişiklikler sadece kasılmalarıyla ilgili değildir, tüm dokular gibi kas dokusu da yaşlanır, hem kas kütlesinde kayıp olur hem de “tonus” denilen, dinlenim halindeki gerginliğini kaybederler, örneğin:
DERİDE YAŞLANMA
Derideki bulgulardan en göze çarpanı ince çizgiler ve kırışıklıklardır. Derin kırışıklıklar, yüz mimik kaslarının tekrarlayan kasılmaları sonucu olur (Botox enjeksiyonu ile giderdiklerimiz bunlardır).
Yüzeysel kırışıklıklar ise fotoyaşlanma dediğimiz uzun süreli güneş maruziyeti sonucu oluşur.
Cilt altı yağ dokusunda azalma, cildin su içeriğinde azalma, ciltte kuruluk ve incelme; elastik lifler, kollagen miktarı ve cilt yapıtaşı olan bazı proteinlerde azalma, gözeneklerde genişleme ve renk düzensizlikleri, en dış tabakanın daha yapışık hale gelip yıkayınca hemen dökülmemesi yaşlanma ile ciltte olan diğer bulgulardır.
Biraz basitleştirerek anlattığım yüz katmanları hakkında bilgi sahibi olmak kozmetik uygulama yaptıran bireylerin bilinçli olması adına ilk adım.
Yüz gençleştirme uygulamaları yaparken tüm bu değişikliklerin hepsini göz önünde bulunduruyoruz; yeterli iskelet çatısını sağlamak ve desteklemek, sarkan bağların sıkılaştırılması, azalan yumuşak dokunun, yağ yastıkçıklarının yerine konması, cildin onarılması gibi farklı seviyelerde çalışıyoruz. Örneğin ciltte kırışıklık olarak gözlediğiniz bulguyu, deriye hiç dokunmadan kemik üzerine yapılan dolgunun desteği ile giderebiliyoruz.
Genel bir patern olmakla birlikte, ırka, cinsiyete ve bireye göre yaşlanma belirtileri değişebiliyor. Üstelik yüzdeki dokuların ve bölmelerin hepsi eş zamanlı yaşlanmaz. Bu nedenle yüz gençleştirme uygulamaları her seferinde kişiye özgü planlanır.