Kuantum iyileşme, kuantum olumlama, kuantum sıçrama, kuantum düşünce tekniği, evrene enerji göndermece, kuantum şifa vb. kuantum soslu yapılanmalar için; Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 1961’de yaptığı tespit günümüzde aynıyla geçerli. Tanpınar, ruh çağırma seanslarının düzenlendiği “İspiritizma Cemiyeti”nden söz eder: “ Böyle cemiyetler, daha ziyade beraberce yalan söyleyip, beraberce aldanıp, hoşça vakit geçirmek isteyen insanların işidir. Cemal Bey ise kolektif yalandan hoşlanacak adam değildi. Yalan, onun için, ferdi bir silah, bazen de kendisini ve hayatı süslemek için müracaat ettiği bir vasıta idi. Öyle herkesin dut hasırı gibi bir ucundan tuttuğu yalana tenezzül edemezdi.” *
Kuantum fiziğindeki “gariplik”ler yüz yıldır spiritüalizm meraklılarına kaynak sağlamış, modern ispiritizma cemiyetlerinin doğmasına neden olmuştur. Newton fiziğinin netliği ve kolay anlaşılırlığı buna müsaade etmezdi; “momentum olumlama” ya da “sevginin kinetik enerjisi” gibi kavramları ezkaza birileri kullansa topa tutulur.
Post-truth** çağındayız; kim bizi coşkulandırıyorsa o haklı, ne hoşumuza gidiyorsa o gerçek; kuantum fiziği de bu ortamda çoğunluk tarafından metafizik bir şey sanılıyor.
İnsan doğası envai; her devirde gerçeği anlamak için bilimin yöntemleriyle çaba sarf edenler kadar anlayabildiği kadarını gerçek kabul ederek yaşamını sürdürenler olacaktır. Robert Mckee, senaryo yazma kitabı Story’de bir uyarıda bulunur: “ İnsanlar, iyi anlatılmış az malumatlı bir öyküyü, kötü anlatılmış bol malumatlı bir öyküye tercih ederler.” Kimseyi, bu denli zorlu bir kuramı anlamadığı, kuramdan kulağına hoş gelen bir kaç şeyi birleştirip kendi içinde tutarlı, tutunabileceği bir öykü tasarladığı için kınayamayız. Beynimizin çalışma şekli açısından, tutarlılığın kişiyi rahatlatması yeterli, bazen gerçekte ne olduğundan da daha önemli. Bu kişilerin, kuantum’un -ki enerjinin ve kütlenin olabilecek en küçük miktarıdır- ne olduğu hakkında fikri yoktur; söz ettiği enerjinin birimini, nasıl ölçeceğini sorduğunuzda, “Sevginin enerjisi ölçülebilir mi hiç?” diyebilir -imreneceğiniz bir- kendinden eminlikle. Onları rahat bırakalım çünkü yine Ahmet Hamdi der ki “Bu masal doğru veya yanlış, onlara lazımdı.”
Bir de daha “elit” dut hasırları var, edebiyatçıların, felsefecilerin, psikanalistlerin tuttuğu… Günümüzün “büyük düşünürleri” sayılan Lacan, Baudrillard, Cristeva, Deleuze, Guattari gibi isimler. Onlar da matematik, fizik terimlerini dilbilim, psikoloji, sosyoloji gibi alanlarda fütursuzca, babasının malı gibi kullanıyor. İşin kötü tarafı örneğin Lacan, psikanalizde çok önemli kabul edilen, rehber addedilip izinden gidilen, hakkında onlarca kitap yazılan bir isim. Psikanalize katkıları nedir bilemem ama matematik ve fizik terimlerini kullanırken saçmalıyor. Düşünce netliği olmayan, mantıksız birisi.***
*Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar
**Post-truth: Türkçeye gerçek ötesi, gerçek sonrası olarak çevrilmiş ancak bu çeviriler anlamı karşılamıyor. Belirli bir konu üzerinde toplum görüşlerinin oluşmasında, objektif gerçekliklerin duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olduğu koşullardır post-truth. Hakikatin iplenmemesi, kamuoyunda ilgi ve coşku yaratan durumların gerçeğin önüne geçmesidir.
***Alan Sokal, Son Moda Saçmalar kitabında bunların ipliğini pazara çıkarır.