Terleme fizyolojimizin bir parçası. Sağlıklı her insan terler. Vücut sıcaklığının belli değerler arasında tutulması gibi kritik ve hayati, “kokuyla iletişim” gibi içgüdüsel seviyede cereyan eden işlevleri var.
Ancak aşırı terlemesi olan hastalar için hayatın ne kadar zor olduğunu dışarıdan fark edemiyoruz; gün içinde birkaç kez kıyafetini değiştirmek zorunda olmak, sınav kağıtlarının sırılsıklam olması, tokalaşırken başkalarının elini ıslatmak ve karşılığında memnuniyetsiz ifadeye maruz kalmak, sevdiğinin elini doyasıya tutamamak, önemli bir konuşma sırasında alından aşağıya doğru akan damlacıklar, elini üstüne silmekten rengi atan giysiler, ıslaklıktan çorapsız terlik giyememek, ayaktaki terin kapalı alanda bakteri cenneti haline gelmesiyle oluşan kokular…
Ter bezlerimiz iki ana gruba ayrılıyor. Ekrin ter bezleri vücudun her tarafına yayılmıştır, ortalama üç milyon civarındadır. Termoregulasyondan (vücut sıcaklığının düzenlenmesinden) sorumlu olanlar ekrin bezlerimiz. Termoregulasyon o kadar önemlidir ki, insan normal dinlenim halindeyken bu üç milyon bezin sadece %5’i aktiftir. Kalan %95 stresli ve anormal durumlar için yedekte bekler. Sonuçta çevre ısısı nasıl olursa olsun, vücuttaki her biyokimyasal tepkimenin belirli sıcaklıkta gerçekleşmesi gerekir ki sinir sisteminde hipotalamus bölgesi tam bir termostat gibi çalışarak sürekli ayarlamalar yapar.
Diğer grup, ergenliğe kadar kendini göstermeyen apokrin bezlerimiz. İnsanda termoregülasyonda rolü yoktur. Bunlar koltuk altı, genital bölge, meme gibi bazı bölgelerde yerleşmiştir ve ergenlikten sonra aktif salgı yapmaya başlarlar. Apokrin bez salgısı ortamdaki bakterilerle etkileşime girince kişinin kendine has kokusunu oluşturur. Bu bezler hormonların kontrolü altındadır. İçinde bulunan “feromon” adlı maddeler terin doğal bileşenleridir. Feromonlar en ilkel canlılarda bile olup, hayvanların hayatında pek mühimdir, kimyasal sinyaller olarak iş görürler. Sosyal hiyerarşide, birey ya da grubu tanımada, iktidar alanını kokuyla çizerek sınır belirlemede, alarm ya da sakinlik sinyalleri olarak, dişinin bebeğine davranışında, cinsel davranış ve eş seçiminde… İnsanlarda feromonların rolünün azaldığını düşünenler var ama karşı cinsin ya da korkmuş, kaygılı insanların giyilmiş tişörtlerinin koklatıldığı deneylere bakılırsa beğenilerimizi, korku ve kaygı vb. duygular hakkında algımızı hala belirliyor feromonlar. Kadınlar sadece yakışıklı erkekleri değil, kendi bağışıklık sistemlerinden farklı antijenleri (HLA) taşıyan erkeklerin kokusunu beğenmişler; gelecekteki nesli sağlıklı tutmaya yönelik bir seçim örneği.
Aşırı terleme her zaman kötü kokuyla birlikte seyretmez. Terin içeriğinin derideki bakterilerle etkileşimi sonrası açığa çıkan koku; ne sıklıkta yıkanıldığına, giysilerin değiştirilmesine, baharatlı gıdalara, sigara ve alkole, ilaç kullanımına, hastalıklara, mevsimlere, yaşa, cinsiyete, hatta duygu durumumuza göre değişebilir. En ideal koku giderici, günlük temizliğin aksatılmamasıdır.
Aşırı terleme eğer enfeksiyon, hormon bozukluğu (tiroid hastalığı, diabet…), ateşli hastalık, kanser, nörolojik sorun, ilaç kullanımı gibi bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmışsa aslolan nedene yönelik çözümlerdir. Bu tür terlemeler genellikle tüm vücutta olur ve uyurken de terleme görülebilir. Hastanın öyküsü, muayene ve tetkiklerle terlemenin altında başka bir neden olmadığı saptandıktan sonra tedavi aşamasına geçilir.
Altında başka bir hastalık olmayan, duygusal durumla tetiklenen ve uyku sırasında görülmeyen terlemeler bölgesel olma eğilimindedir; en sık koltuk altı, el ve ayak, yüz ve baş terlemeleri görüyoruz. Bu tür terlemeler bizim tedavimiz için uygundur ve sonuçlar yüz güldürücüdür, tipik olarak stresle tetiklendiğinden bilişsel davranışçı terapiler ve gevşeme tekniklerinin öğrenilmesi de tedaviye eklenebilir.
Baharatlı gıdalar, alkol ve bazı meyvelerin alımı sonrası yüz ve baş bölgesinde görülen özel bir terleme türü de vardır. Rahatsız edici boyuttaysa tedavi edilebilir.
Terleme tedavisi kişiye, iş ve sosyal hayatına, terlemenin yarattığı psikolojik rahatsızlık düzeyine göre planlanır. Hastanın belirttiklerine ek olarak bazı kriterleri de gözetiriz tedavi gereksiniminden emin olmak için. Doğru hastada yapılan uygun tedavinin, yaşam kalitesini artıran, sosyal hayatı kolaylaştıran ve psikolojik olarak rahatlatıcı, özgüveni artırıcı etkileri vardır.
Tedavide ilk basamakta, deriye sürülen alüminyum klorür içeren ilaçlar reçete ederiz. Alüminyum klorür terdeki maddelerle reaksiyona girerek geçici olarak ter bezi faaliyetini baskılar. Çoğu hastada bu kremler yeterli olur. Bazen, özelikle de uzun süreli kullanımlarda yanma batma ve tahrişe yol açabilir.
Kremlerle tedavi yeterli olmadıysa ve hasta uygunsa ikinci aşama olarak iyontoforez cihazları öneririz. Kliniklerde ya da evde kullanılabilen tipleri vardır. İçinden çok hafif bir elektrik akımı geçirilen su vasıtasıyla terlemeyi kontrol altına almaya yararlar. Etki mekanizması net değildir. El, ayak ve uygun aparatı olan cihazlarda koltuk altı terlemeleri için kullanılır ve doğru yapılırsa etkili bir tedavidir. Haftada birkaç seans uygulama sonrası terleme istenen düzeye indiğinde (10-14 günde sağlanır); haftada bir, on beş günde bir gibi daha seyrek uygulamalarla devam edilip gerektiğinde tekrar sıklaştırılır. Seanslar 20-40 dakika sürer. Hasta öğrendikten sonra -öğrenme aşaması mutlaka bir sağlık görevlisi kontrolünde olmalı- evindeki cihazı ihtiyaç duyduğu sıklıkta kullanarak tedavisini bağımsız olarak sürdürebilir. Vakti olan ve disiplin sahibi hastalar için uygun. Her gün televizyon seyrederken yapmak gibi günlük rutine eklendiğinde tedaviye uyum ve başarı şansı artıyor. Ancak bazı hastalar işlemin verdiği hafif batma hissinden rahatsız olabilir.
Üçüncü basamak olarak botulinum toksin (Botox) enjeksiyonları yapıyoruz. Maliyeti dışında etkili, pratik ve hasta memnuniyeti yüksek bir tedavidir. Koltuk altı terlemesi için birinci basamak tedavi olarak da görülmekte. Tek seansla 6-10 ay terleme kontrolü sağlanır. Kırışıklık için kullanılan bir ürünün terlemede nasıl işe yaradığı sorulabilir; her iki durumda da aynı molekül üzerinden (asetilkolin) gerçekleşir nihai etkisi. Gözlemsel olarak terleme tedavisindeki etki süresi, kırışıklık tedavisindekinden daha uzun olabiliyor. El, ayak, koltuk altı, yüz, baş, kasıklar ya da sırt, karın gibi bölgelerde lokalize terlemeler için uygulanır. Uygun yapılmadığında el kaslarında birkaç hafta sürebilen zayıflık görülebilir.
(Botox’un koltuk altı terlemesi için kullanımının hikayesi kırmızı halıda yürüyen ve tasarım elbiseler giyen yıldızlara uzanıyor. Elbisenin ter lekesi olmaması için botulinum toksini enjekte edilen sahne dünyasından insanların hepsi aşırı terleme hastası olamayacağına göre bir endikasyon (işlemin yapılmasının uygun olduğu durumlar) genişletilmesi söz konusu. Endikasyonun kumaşı korumak için genişletilmesi şaşırtıcı ancak Oscar vb. törenlerde giyilen elbiselerin fiyatları daha şaşırtıcı.)
Bütün bu tedavilere cevapsız aşırı terlemeler için cerrahi tedaviler vardır. Ter bezlerinin alınması ya da terlemenin olduğu bölgeye giden sinir düğümlerinin çıkarılması şeklinde yapılır. Sempatektomi olarak bilinen ter bezlerine giden sinir düğümlerine yapılan cerrahilerin sonrasında ilginç bir yan etki gelişebiliyor: Dengeleyici olarak vücudun başka bir yerinde aşırı terleme başlaması. Nadir de değil üstelik. Karın, sırt, omuzlar, bacaklar gibi bir alanda olabiliyor. Bu yan etki ve tedavisi konusunda çok da net ve kesin bilgilere sahip değiliz. Botulinum toksin enjeksiyonu yapılabilir ve yapılıyor da ancak yeni oluşan terlemenin termoregulasyon için önemi de tartışmaya açık bence.
Bir hap alsak ve terlememiz geçse diyenler için; ağızdan alınan bazı ilaçlar var ancak çarpıntı, kabızlık, kuru göz, kuru ağız vb. yan etkiler nedeniyle kullanımı sınırlıdır.
Son yıllarda mikrodalga teknolojisi kullanımı ile ter bezlerinin termal hasarlanması yeni ve tek seansta kalıcı etki sağlayan bir tedavi olarak ortaya çıkmıştır. Şu an için sadece koltuk altı terlemesinde kullanılan etkili bir tedavidir. Mekanizması gereği ekrin ve apokrin ter bezlerine birlikte etki ediyor ki kötü kokudan kronik olarak mustarip hastalar için ideal. Ama kişinin kendine has kokusunu üreten apokrin bezlerin kalıcı hasarı -ter bezlerinin alındığı cerrahi işlemler için de geçerli bir soru bu- genel olarak istenen bir durum mudur? Yanınızdan hayatınızın insanı geçiyor ve ona çekici görünmek için gereken kimyasal sinyalleri/feromonları üreten bezleriniz yok!