Orta yüz, yüz şekillendirme ve gençleştirme için yapılan dolgu uygulamalarında en önemli bölgedir. Yaşlanma anatomisi hakkında öğrendiklerimiz sayesinde bize gelen hastalarda ilk değerlendirdiğimiz yer orta yüz yani yatay olarak yüzün 1/3’lük bölümü. Sadece yanak şikayetlerinde değil; göz altı çöküklüğü ya da çene hattı bozukluğu ile başvurulsa bile ilk önce orta yüzün durumu ve oraya yapılacak uygulamalar değerlendirilir. Çünkü orta yüzdeki hacim kaybı ve yağ yastıkçığı yer değiştirmeleri restore edildiğinde; sadece elmacıklar ve yanaklar değil; göz altı, çene kenarlarındaki sarkma, burun kenarı çizgileri ya da ağız köşelerindeki aşağı dönüklük gibi komşu anatomik bölgelerdeki sorunlar düzelebiliyor.
Orta yüz yaşlanmasında en önemli etkenin kemik yapıda değişim olduğunu düşünenler var. (Kemiklerinize sahip çıkınız 🙂 ) Kemikler küçülüp geriye doğru kayınca haliyle üzerindeki tüm yumuşak doku da ona uygun olarak şekil/pozisyon değiştiriyor ve yüzümüzün üç boyutlu mimarisi farklılaşıyor.
Günümüzde, yüz gençleştirme tedavileri tek tek kırışıklıklara ya da küçük kusurlara değil, bu mimari yapıya odaklanmış durumda. Yüz hacmine , kavislerine, girinti ve çıkıntılarına, vektörlerine etki eden uygulamalarla; yüzün bütün halindeki üç boyutlu görünümü daha dinlenmiş ve dinamik oluyor. Yüzün farklı bölgelerinin hacmi ve konturlarının, ışık düşen ve gölgede kalan bölümlerinin de değişmesiyle yaşlanma belirtileri azalıyor.